A
llah sizi inandırsın, Yalan Rüzgarı gibi bir Mayıs geçirdim. Herhalde cümleten öyle bir Mayıs oldu. Şubat sidikliydi, Mart kapıdan baktırdı, Nisan cemre, Mayıs papatyasına döndü her yer. Yalan söylüyor söylemiyor, söylüyor söylemiyor diye diye hem bitirdik hem de bittik…
Politikasiz mizah yapmanın Süper Mario’nun emme basma tulumba misali sallanan çubuklara çarpmadan tamamladığı parkur haline dönüştüğü Mayıs’a yallah demek istiyorum:
-Yallaaaaaahhhh!
Kendimi Olacak O Kadar’dan hallice, tam teçhizatli Cevat Kelle’den yüklüce hissediyorum.
Söz sende Hamit El Sabah:

Kendimi Olacak O Kadar’dan hallice, tam teçhizatli Cevat Kelle’den yüklüce hissediyorum.
Söz sende Hamit El Sabah:
Reklamlarda görünce maziye gittim. Şimdiki pudra şekerleri cancanlı kutularda satılıyor. Eskiden öyle miydi? Evvel zaman içinde, pudra şekerini talk pudranın şekerle karıştırılmış hali sananlarımız bile vardi. Pudra şekeri sahibi olmak vitrinden asla inmeyecek kristal bardak sahibi olmak gibiydi. Elmalı kurabiyelerimizin üzerine sepelerdik. Her eve giremezdi pudra şekeri, hele şimdiki gibi taşınabilir mallara hiç. Çay şekerini havanda döver, döver döverdik. Pudra şekeri olurdu. O zamanlar işlevi kısıtlıydı. Pasta, kek, kurabiyelerde kullanılırdı. Şimdiki gibi kapitalizm gelişmemişti ki, pudra şekerini kendimize oyuncak edelim.
Pudra şekeri yerine toz şeker vardı. Marketten pudra şekeri çalacak kafada değil, yokluktan çözüm bulacak kafadaydik. Sadece pudra şekeri mi, kabartma tozu yerine de karbonat kullanırdık. Karbonatı daha çok yokluktan değil alışkanlıktan bırakamazdık. Karbonat Erol’a olan sempatimiz ondandı zaaar.
-Anneko bu kek neden böyle acıko?
-Karbonatı ne kadar attın kıziko
-Bir çay bardağı anneko.
Diyaloğunun essah bir hadisenin kesiti ile hayatımızı şenlendirdigini henüz hissediyor olsam da o zamanlar mÖöÖö haleti ruhiyesindeydim. Bir ara cigara tutturmeye yeltendim. Dumanını ufurmek gözümde kalsa da, içime çekmeden de içebilirdim. Otlanmak yerine kendi kendime tiyatro çevirdim. Pandomim başlıyor….
Gazete kağıdının içine talaşı basıp, sinek öldürdüğünü zanneden belediye arabalarının ortalığa attığı mazot dumanına çevirdim. Aman tanrım şimdi annem gelip yakalanacagım, ev yanacak telaşı ile suç mahallini eski haline getirmeye çalışıyorken annem odaya langırt girmiş bile. Göz gözü görmüyordu.
-Ne oluyor burdaaaaaa? Bu duman da ne kizikoooo?
– Pudra şekerinden pastaya karamal sos pişirdim anneko onun dumanı.
– Öhö, öhö…
-O, toz şekerle olur kıziko.
-Onu öğrenmeme daha 20 yıl var. Henüz 2021’e gelmedik annekoooo…
Napalım nan!
Çevremiz kötüydü, heves etmekten oldu hep bunlar. Bebeğim siz siz olun, CIS şeyler yaparken annenize yakalanırsanız pudra şekeri ve karbonattan aman dilemeyi ıskalamayın! İçen var içemeyen var. Şunun şurasında yediğini içtiğini kimseye söyleme, canı çekmesin düsturu ile büyümüş nesil değil miyiz çocuum biz?..
Orantısız yazar Dilek Baştaç, yazılarıyla ile Hardalist mizah dergisinde.
GIPHY App Key not set. Please check ayarlar