Sayın Mukadder hanım,
Fırtınalı bir evliliğin ardından boşanmış bir erkeğim. Uzun zamandır süren sevgili arayışım, bir arkadaşımın 20 yaşındaki ultra güzel yeğeni ile tanışmamla son buldu. Yaşı benden epey küçük olduğu için başlarda ona olan ilgimi belli etmeye çekindim. Şükür ki o benim kadar çekingen değilmiş, yuvayı dişi kuş yaptı ve artık benim de fıstık gibi bir sevgilim var. Kendimi yenilenmiş ve heyecanlı hissediyorum.
İşyerinde performansım ve özgüvenim tavan yapmış durumda, arabayı bile daha hızlı kullanmaya başladım.
O kadar mutluyum ki tekrar evlenmek için can atıyorum. Bir yandan da sevgilimi gerek domestik gerek kamusal alanda dikkatlice inceleyip istediğim gibi bir eş olup olamayacağını anlamaya çalışıyorum.
Geçenlerde sarmaş dolaş film izlerken ondan bir bardak su istedim. Bana ters ters bakıp “help yourself baby” dedi, filmin en heyecanlı yeriymiş tabi ki de bana su getiremezmiş. Oysa ben her buluşmamızda onun skinny lattesini daha o istemeden sipariş veriyorum.
Sonra “çocuğumuz olursa kime benzesin istersin” diye sordum “tabi ki de bana benzeyecek ama bak baştan söyliym, ben uykusuzluğa gelemem, çocuğumuz olursa artık mecbur süt anne tutacaksın” demez mi? Dün doğum günüydü, hediye olarak AVMlerde alışveriş turu yaptık. Aldığımız kıyafetler için kredi kartımdan 2 maaş borçlanmış durumdayım.
Aşkımdan ha öldüm ha ölecem, düşünün ki onun takipçisi olabilmek için Tiktok bile indirdim fakat beraber paylaşacağımız bir evlilik hayatını kafamda canlandırmakta zorlanıyorum.
Lütfen bana yardımcı olacak bir aforizma önerin.
Mert, 45, Özel bir şirkette orta düzey yönetici
Sevgili Mert,
Sen aşk heyecanından bahsedince aklıma 80’lerde sosyetede fırtına gibi esen “Parisli” lakaplı Orkun geldi. Orkun kolejden sonra Paris’e üniversite okumaya gitmişti. Senin ultra güzel sevgilin gibi Orkun da ultra yakışıklıydı ve ailesi de ultra zengin tanınmış bir aileydi. Değil okumaya çalışmaya dahi ihtiyacı olmadığından, Orkun Paris’e aslen hobi olarak gitmişti.
Saint-Germain’de küçük ama zevkli döşenmiş çatı katındaki dairesinde kah Baudelaire şiirleri okuyarak kah Nouvelle Vague filmleri seyrederek sevgilileri ile gününü gün ediyordu. Gurbet ellerde Türk hatunlara hasret kalmamak için, İstanbul’a her gelişinde cemiyetten bir hatunu sevgili yapar, onu alır Paris’e tatile götürürdü. 10-15 gün sonra “sana çok aşığım ama ailem evlenmeme izin vermiyor, sakın kimseye olanları anlatma, ben bir çare bulacağım” der sosyetik güzeli Türkiye’ye geri yollardı. Bu şekilde 8-10 sevgiliyi dönüşümlü olarak idare ediyor, birini gönderip ötekini Paris’e getiriyordu.
Derken, Fransız bir marka Türkiye’deki lansmanı için cemiyetten seçkin bir gurubu Paris’e davet etti. Kaderin cilvesi bu ya, Orkunun 5-6 tane sevgilisi de bu gurubun içinde Paris’e gelmiş bulundu. Saint-Germain’deki alışveriş seansının sonunda hatunlar ‘benim ufak bi işim var’ diye birbirlerini atlatıp soluğu Orkunun evinde alınca, onu çevrime yeni eklediği Fransız sevgilisiyle topluca basıp hem birbirlerine rezil olmuş hem de 80’lerin sayılı cemiyet skandallarından birine imza atmışlardı.
İşte böyle Mert’cim, aşk heyecanı patlamaya hazır bir el bombasıdır adeta. Boşuna dememişler: “Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı olmak ister”. Sen en iyisi bunu bi düşün, kararını ona göre ver çocuğum.
Sevgiler,
Mukadder
Aforizmik Mukadder, Ece Öngeldi, yazılarıyla ile Hardalist mizah dergisinde
GIPHY App Key not set. Please check ayarlar